Korkuyu Beklerken Yorum Ve Kitap İncelemesi
Oğuz Atay tarafından yazılan Korkuyu Beklerken kitabı incelemesi olarak şunları söyleyebiliriz; Birbirinden bağımsız tam 8 ayrı hikayeden oluşmaktadır. Bu hikayeler insanların yaşadıkları yalnız hayatlarını konu edinmektedir. Kitap içeriğindeki kullanılan dil sade ve akıcıdır. Korkuyu beklerken özet ve konusu’ nu daha detaylı okumak isterseniz lütfen diğer sayfamızı ziyaret ediniz.
Korkuyu Beklerken Yorum
- Büyük yazarlarımızdan biri olan, güzel insan Oğuz Atay. Kendimi bildim bileli Korkuyu beklerken okuduğum en eski kitaplardan biridir. Kitabı yıllar sonra yeniden okudum ama okuyunca da eski okumalarımdan aklımda ne kadar az şey kaldığını gördüm. Bence Korkuyu Beklerken’ i mutlaka herkes okusun. Çünkü içerisinde hepimiz den birer parça var.
- Öncelikle kitap hakkında şunları söylemek isterim; Korkuyu beklerken, içerisinde 8 öykünün anlatıldığı türden derleme bir kitaptır. Kitap içerisinde, kitabın adının verildiği aynı isimli öykünün yanı sıra unutulan, beyaz mantolu adam, ne evet ne hayır, demir yolu hikayecileri - bir rüya, babama mektup, bir mektup, tahta at isimli öyküler de var. Kitap içeriğindeki hikayeler her biri birbirinden güzel bir kitaptır. Mutlaka okunması gereken bir kitap.
- Korkuyu Beklerken kitap içeriği Oğuz Atay'ın sekiz öyküsünden oluşmaktadır. Depresif ruh hali oluşturan öyküler hepsi de. Yazar kitap içerisinde derki “Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor” diyor bir öyküde. Oğuz Atay da bu kitabı korkuyla yazıyor ve yazdıkça yalnızlaşıyor. Yazarın korkusu tüm yazdıklarına yansıyor. Kitap içeriğindeki her satırda bu yansımaları görüyorsunuz. Kitabı okurken, okurun coşkusunu da baskılıyor bu durum. Oğuz Atay, benim favori yazarım değil. Bence yazar, Hem Tutunamayanlar’ da hem de bu kitapta kuşkucu, alaycı, okuru küçük gören (belki sinik demek daha doğru) bir üslubu var. Kitap içeriğinde parantez kullanımı ile açıklamalar yapması bana itici geliyor. Her ne kadar yazarın Tutunamayanlar kitabını beğensem de. Favori yazarım değil o yüzden, benim Oğuz Atay’ ı okuma isteğimin olması pek kolay olmayacak.
- Oğuz atayın bu kitabı benim ufkumu ve zihnimi açtı. Kitap içerisindeki tüm hikayelerde ana karakter sanki hep aynı kişi gibi geldi bana çünkü tüm hikayeler birbiriyle bağlantılı gibi. Bu kitap sayesinde etrafımdaki insanların bana karşı yaptığı davranışları bana daha anlamlı geldi. Aslında ben ne kadar da aptalmışım. Görememişim bazı şeyleri.
- Oğuz Atay’la tanışmadan sevdiğim bir yazardır. Olur da bir gün yollarımız kesiştiğinde benim hayatımda ayrı bir yere sahip olacağını hissettiğim bir yazardı. Bazen bir ses gelir hani, bu kitabı okumakta geç kalmışım derler; bence hayır, biz tam zamanında ve vaktinde tanışmışız bu kitapla. Ne çok erken, ne de çok geç. Her şey tam dozunda. Olması gerektiği an, olması gerektiği gibi gerçekleşti bu tanışma.
- Kitap içerisinde 8 tane birbirinden güzel hikaye var. Hikayeler yani aman allahım öyle böle değiller, muhteşem ötesi çok güzeller. Yazar, Oğuz Atay istese her birinden koca koca romanlar çıkartabilirmiş. Neden böyle kısa yazdığını anlamadım. Okurken bunu hissedebiliyorsunuz, keşke daha uzun olsaydı diyorsunuz. Çünkü okumaya doyamıyor insan. Yazar kitap içeriğinde diyor ki “Yani çocuklar aklımda böyle böyle hikayeler var, hepsini kitaplaştırmaya zamanım yok. Ben şunları şöyle bir kitapta toplayayım. Siz de idare ediverin işte” demek istermiş gibi. Mutlaka okuyun bu kitabı ve yazarın diğer kitaplarını da okun.
- Kitap içeriğinde kaliteli hikayeler. Yazarın kitap içerisindeki mizah anlayışı özellikle hoşuma gitti. Yazarın kitapta bazı hikayelerin sonunu sönük tutma tercihini bir "süpriz son" meraklısı olarak çok sevemesem de anlatılan karakterlerin ruhuna uygun bir tutum olduğunu söyleyebilirim. Nedendir bilmem bu kitap içime işledi. Bence güzel bir kitaptı. Hem dili anlaşılır hem de akıcı bir dili var.